Matematik Terapi Merkezi

Matematik Terapi Nedir?

Matematik Terapi ,matematik alanında tam olarak başarılı olamayan öğrencilerin, hâlihazırdaki matematik başarılarının ve matematik sevgilerinin hızla ve güvenli bir şekilde arttırılabilmesi için yapılan özel bir eğitim ve danışmanlık sisteminin adıdır.

Matematik Terapi ile matematik başarısının önündeki en temel engel olan matematik kaygısı ve korkusu, geliştirilmiş özel danışmanlık ve eğitim programları ile kaldırılarak, öğrencinin matematik başarısına dair yeniden inanç ve özgüven kazanmasının yolu açılır. Tüm bu süreçler sonunda öğrencilerin kendilerine özgü olan, en verimli ve hızlı öğrenme kanalları keşfedilir. Bu kanallardan aktarılacak doğru ve etkin anlatım teknikleri ile matematik bilgilerini çok daha hızlı ve kalıcı bir şekilde öğrenebilmesi sağlanmış olunur.

Matematik Terapi Ne Değildir?

Bunun yanında bilhassa üzerinde durulması gereken bir husus vardır ki; o da Matematik Terapi’nin ne olmadığı yönündedir. Öncelikle bilinmelidir ki, Matematik Terapi, tıbbi tedavi odaklı bir terapi programı değildir. Aslında bütünüyle bakıldığında bilinen anlamda bir terapi programı da değildir. Bu program boyunca hiçbir katılımcı; hipnoz, telkin, yönlendirme gibi yaygın bilinen terapi seanslarına alınmazlar. İşlenen tüm süreçler boyunca katılımcıların bilinçleri her zaman açık halde tutulur.

Matematik Terapi Sistemi içinde geçen terapi kelimesi ise, daha çok kişinin kendisi için yapacağı bir çeşit danışmanlık ve koçluk hizmeti ile sınırlı bir süreçtir. Bu süreç, kişinin içinde bulunduğu kaygı ve korku duygu durumlarının temel sebepleri tespit edilerek bu durumdan çıkış adına neler yapılabileceğine dair rehberlik hizmetinden ibarettir.

Matematik Terapi Bilimsel Araştırmalar

Matematik Terapi, bugüne dek bilimselliği pek çok saygın akademik kurum tarafından defalarca onaylanmış makaleler ışığı altında, dünyada halen uygulanmaya devam edilen kaygı giderme ve özgüven kazandırma teknikleriyle desteklenmiş özel bir eğitim ve danışmanlık programıdır.

En son olarak da program, eğitimci-yazar Tugay Keçeci’nin , 27-29 Nisan 2011 tarihlerinde yapılan “2.Uluslarararsı Eğitimde Yeni Trendler ve Gelişmeler Konferansı” nda sunulan ve geniş kabul gören 2 bilimsel makalesi de, Matematik Terapi Sistemi’nin oluşumunda sağlam bir bilimsel altyapı olarak değer görmüştür.

1-Matematik Kaygısı Ve Korkusu İle Mücadele Yolları- Tugay Kececi, İconte 2011 Bildirisi -ISBN: 978-605-5782-62-7

2-Pratik Matematik Teknikleriyle Zihinden Yapılan İşlemlerin Matematik Sevgisini Ve Başarısını Arttırmadaki Rolü Ve Önemi- Tugay Kececi, İconte 2011 Bildirisi -ISBN: 978-605-5782-62-7

Matematik Terapi Neden Gereklidir?

Matematik, tarihin her döneminde olduğu gibi, bugün de hala hayatımızdaki önemli yerini korumakta gelişimini her yönde devam ettirmektedir. Matematik, insan yeteneklerinin ortaya çıkarılmasında, yönlendirilmesinde, sistemli ve mantıklı bir düşünce alışkanlığının kazandırılmasında amaç ve insanın tüm etkinliklerinde kullanılan bir araçtır. Matematik eğitimine dair temel varsayımlardan biri şudur ki; bir öğrencinin matematik dersine karşı olan tutumu onun başarısını ve aldığı notları etkileyebilmektedir.

Öğrencilerin matematik dersinde başarılı ya da başarısız olmalarında ise bu derse karşı duyulan kaygının rolünün büyük olduğu düşünülmektedir. Matematik dersine karşı kaygı duyulduğunda, derse olan ilginin ve başarının azalması sıklıkla rastlanılan muhtemel bir durumdur. Bu nedenle artan matematik başarısı için, matematik kaygısının azalması ve başarılı olma arzusu ve özgüvenin yükselmesini sağlayacak sistemlerin uygulanması büyük fayda sağlayacaktır.

Bu noktada tescilli Matematik Terapi Programı ile öğrencilerimizin matematik başarısının önündeki en temel engel olan matematik kaygısını giderme odaklı çalışmalar yapılır. Bunun için de öğrencilerimizin matematik hakkındaki inançlarını ve bu inançlara dair kökenleri “keşfetme teknikleri” yoluyla tespit ederiz. Bu şekilde muhtemel kaygı kaynaklarını saptayarak bunları giderebilmesi yönünde danışmanlık hizmeti sunarız.

Kişisel terapi denilen bu safhadan sonra öğrencilerimizdeki matematik öğrenme algı süreçlerine ve kişisel öğrenme tekniklerine dair bir keşif çalışması düzenleriz. Böylece öğrencilerimizin nasıl bir öğrenme tekniği ile, en verimli ve kolay yoldan öğrenebildiklerini keşfederiz. Sonraki aşamada ise öğrenmesi gereken matematik bilgilerinin kişiye özel bu öğrenme kanalı ile nasıl öğrenebileceklerine dair uygularını yaparız. Böylece öğrencilerimiz bir yandan matematik korku ve kaygılarından kurtularak matematikte başarılı olabileceklerine dair inanç ve güvenlerini tekrar kazanırlarken bir yandan da kişisel öğrenme kanallarını keşfederek çok daha kolay ve hızlı şekilde öğrenebilmenin keyfini yaşamaya başlarlar.

Matematik Kaygısı

Matematik Kaygısı kavramı en genel olarak; “Öğrencilerin matematiği düşündüklerinde endişe içinde kalmalarına neden olan, performanslarını düşüren ve dolayısıyla öğrenmelerini engelleyerek matematik başarılarında sekteye uğramalarına neden olan mantık dışı korku hali” biçiminde tanımlanabilir. Bu haliyle matematik kaygısı, öğrencilerde matematiğe karşı olumsuz tutum oluşmasına neden olur. Onların matematiği severek öğrenmesine engel olur ve matematik başarılarının gerilemesine sebep olur.

Bugün gelinen noktada, matematik öğretimi ve matematik becerilerinin kazanılması eskisinden daha da önemli bir hale gelmiştir. Çünkü matematik, gelişen dünyanın düzen ve organizasyonu için öğrenilmesi gereken en güçlü araçtır. Buna karşın özellikle öğrencilerin bugün ve gelecekte, eğitim hayatında ve meslek seçiminde nasıl bir tercihte bulunacağında etkili olabilecek kritik faktörlerden birisi de matematik kaygısıdır.

Matematik Kaygısı Sebepleri

Matematik kaygısının sebepleri ile ilgili olarak yapılan araştırmalarda pek çok muhtemel sebepler öne sürülmüş ve matematik kaygısının bu belirtilen birçok faktörün etkileşiminden ortaya çıkan genel bir kavram olabileceğinin üzerinde durulmuştur. Bu faktörlerin bir kaçını; matematik alanından kaynaklı faktörler, eğitimsel faktörler, ailelerin tavırları ile ilgili faktörler, kişisel değerler ve genel başarı beklentileri olarak belirtebiliriz.

Bu noktada belirtilen tüm matematik kaygı sebeplerine bakıldığında; bizzat matematik eğitiminden kaynaklanan genel sebeplerle birlikte matematik dışında eğitim yöntemi ve öğrenicinin kendisinden kaynaklanmakta olan sebepler olarak 3 ana sınıflandırma başlığı altında bir dağılım gösterdiği öne sürülebilir. Buna göre söz konusu sınıflandırma şu şekilde karşımıza çıkabilmektedir:

1.Alandan Kaynaklanan Kaygılar

Bunlar, matematik dersi esnasında kullanılan müfredat yapısı ve müfredat sıralaması, matematiksel terimler gibi matematik biliminin içerik yapısından (matematiksel formüller ve terimler vb.) kaynaklanan etkenlerdir. Özellikle okutulan matematik dersinin yapısından dolayı, ülkemizde matematik dersinin zor olduğuna dair yaygın bir kanı olduğu gözlenmektedir.

Nitekim ülkemizde ve dünyada binlerce öğrencinin matematik dersini sevmediği, matematikle ilgili kaygılarının olduğu ya da matematikten korktuğu bilinmektedir. Bunun altında yatan sebepse matematiğin gerçekten zor olmasından mı, yoksa matematik derslerinde sunulan ders işleme müfredatının, öğrencinin öğrenme yapısına ve kavrama kapasitesine yeterince uyumlu olmamasından mı kaynaklanıyor olup olduğu iyice araştırılmalıdır.

Bunun yanında son dönemlerde ilköğretimden başlamak üzere, yaşanan sık sık müfredat değişimleri, öğretmenlerimizin bu yeni müfredatların içeriği hakkında yeterince bilgi sahibi olmamaları ve yeni müfredatlarla ilgili yeterince bilgilendirilmedikleri için uygulamalarda sorunlar yaşadıkları yapılan okul ziyaretlerinde de dile getirilmiştir.

2.Eğitim ve Eğitmen Yapısından Kaynaklı Kaygılar

Matematik kaygısına sebep olan önemli etkenlerinden birisi de matematik öğretmenlerinin öğrenciler üzerindeki etkileridir. Özellikle ilk ve orta eğitim seviyelerindeki matematik öğretmenlerinin azımsanmayacak bir kısmının kendilerinin matematik kaygısı taşıdıklarını ve bu kaygıyı bilinçli veya bilinç dışı yollarla öğrencilerine transfer ettikleri yapılan çalışmalarla ispatlanmıştır.

Matematik öğretmenleri nin kaygı düzeylerinin yanı sıra, örneğin otoriter bir öğretim metodu gibi olumsuz öğretmen tavırlarının da matematik kaygısına ve başarı kaybına sebep olan etkenlerden olduğu bilinmektedir. Aynı bunun gibi ezbere dayalı ve gerçek hayatla bağlantısı olmayan matematik problemlerinin çözümünde, hızla sonuca ulaşmayı hedefleyen ve tek doğru çözüm yolu olabileceği ön yargısını vurgulayan öğretim metotlarının da matematik kaygısını artırdığı tespit edilmiştir.

3.Öğrencinin kendisi ve çevresinden Kaynaklanan Kaygılar

Bu başlık altında değerlendirilecek olan kaygı sebeplerini; bireyin sosyo-psikolojik durumu altında incelenebilmektedir. Matematik kaygısı ile ilişkili olabilecek olan bazı kişiliksel faktörler; kişisel–değer, kişisel–görüş, kişisel–güven, kaçınma ve bilişsel öğrenim tarzlarıdır.

Bu aşamada, yaşanan matematik kaygısının psikolojik durum dışında zeka ile olan ilişkisine dair yapılan, az sayıdaki birkaç çalışmada, matematik kaygısının zeka düzeyindeki yetersizliklerden ileri geldiği öne sürülmesine karşın, diğer araştırmacılar bu kaygının zeka dışı faktörlerden oluşan bir yapı olduğunu savunmuştur. Nitekim 1992’de yapılan bir araştırmada, matematik kaygısının ne hafızada saklı bilgi miktarı ile, ne de bu bilginin kullanıma geçirilmesi ile herhangi bir ilgisinin olmadığı sonucuna varılmıştır. Zaten söz konusu olan bu araştırmadan da önce de, matematik ile ilgili problemlerin çoğunlukla yeteneklerle ilgili olmayıp, daha çok tavırlarla ilişkili olduğunu savunmuştur. Bu sebeplerden dolayıdır ki, matematik alanına karşı oluşan bireysel tavırlar, matematik kaygısının en çok incelenen kişiliksel sebeplerinin başında yer almıştır

Öğrencinin kendisinden kaynaklanan matematik kaygısına dair olan en son değerlendirme de yaş, cinsiyet gibi demografik değişkenler üzerinden yapılmıştır. Matematik kaygısı ile ilgili en sık incelenen demografik faktörler; cinsiyet, yaş, etnik köken, eğitim branşı, akademik sınıf, sosyo–ekonomik sınıf ve son matematik eğitiminden itibaren geçen zaman dilimidir.

Başa dön